İmanlının beş tacı

1998 prens Charles bizim mahalleyi ziyaret etti. Sansasyon ! Ve hepimiz alıştık "Prens" Charles demeye. Çünkü annesi bir türlü ölmedi, krallığa geçsin. Kraliçe 2. Elizabeth bütün tarihte en uzun kraliyet süresini yaşayan kraliçe idi: 70 sene !

Birçok kişi "o hiç ölmeyecek" dediler. Ya da "o öldü mü, krallık hemen torunu William'a geçsin". En sonunda 8. Sept 2022 öldü ve krallık oğlu Charles'a geçti. Adamcağız 72 yaşında idi, o da dünya rekorudur.

Kraliyete geçme töreni 2 saat sürdü: arka arkaya ant içme, meshetme ve Rabbin sofrası vardı.

En sonunda ona 3 kutsal krallık eşyası verildi: dünyayı sembolize eden bir altın top, korumayı sembolize eden bir kılıç ve en sonunda bir taç. O St. Edward's tacı denilen ve 1661 yapılan bir taç. 2 kilo 230 gram saf altından ve 444 kıymetli taşlardan yapıldı.

Evet - TAÇ denildiği zaman, öyle bir şey aklımıza geliyor: krallık, hüküm sürmek. Ama belki taç sözünü duyunca, daha farklı bir şey düşünüyorsun: düğün. Her kız düğününde bir taç giymek istiyor. "Bir gün için prenses olayım".

Belki düğünümüz yağmur, çamur içinde geçecek... ama taç şart. Belki düğünden sonra açlık çekecez... ama taç şart.

Krallık, düğün ... hepsi güzel, ama TAÇ sözünün üçüncü bir anlamı var. ZAFER kazanmak. O da spor yarışmalarından geliyor. Bir yarışı ya da güreş maçı kazanan bir sporcunun kafasına bir çelenk takardılar. Nasıl bugün madalya yada pokal, kupa veriliyor.

Bu iki fikri ayırmak için iki söz var:

(1) "diadema" = bugünkü anlamda taç, güç ve şeref sembolize ediyor

(2) bir de "stefanos" = defne yapraklarından yapılan bir çelenk, yenmek, birinci olmak sembolize ediyor

Stefanos, aynı zaman birinci şehit idi. Ve Pavlus belki de 'taçlar' hakkında yazarken hep Stefanus'u aklına getirdi, çünkü onun ölüme sebep ve şahit olan Pavlus'tu.

Ve bugün İncil'den 5 defa taç görecez. Bunlar Pavlus'un ve Petrus'un mektuplarında geçiyor: Doğruluk tacı, Çürümez taç, Sevinç tacı, Yücelik tacı ve Yaşam tacı.

- düşünmeyelim ki, bunlar ayrı ayrı taçlar: sanki 5 tane taç üstüstte - çok gülünç olacak.

- düşünmeyelim ki, herkes farklı bir taç alacak: "sana bir sevinç tacı, bana gene doğruluk tacı". Hayır - her gerçek imanlı en sonunda hepsini alacak, 5 taç birden.

- düşünmeyelim ki, birbirimize bakıp kıskançlık yapacaz: senin kafanda 4 tane var, bende sadece bir tane.

- hayır: bu beş taç 5 ayrı duygu tarif ediyor. Ne zaman Rab bizi yanına alıp "Aferin, iyi yaptın sadık hizmetçi. Efendinin şenliğine katıl" işte o zaman beş çeşit duygu hissedecez, yani sevincin tamamını.

Bu taçlar hakkında düşünürken bize gurur, başkalarından daha önemli olmak gibi duygular gelmesin. Hayır bu taçlar önümüze koyulan birer hedef gibidir: onları kazanmak için caat edelim, uğraşalım, bütün gücümüzü, hayatımızı o amaçla harcayalım.

1. DOĞRULUK tacı

2.Tim 4:6-8

Çünkü benim kanım zaten adak şarabı gibi dökülüyor. Vakıt yakınladı artık, ben ayrılayım. 7 Ben iyi muharebede dövüştüm, yarışı bitirdim, imanı kolladım.

8 Artık bundan sonra doğruluğun tacı benim için hazırdır. Doğru hakim olan Rab o tacı bana son günde verecek. Ve değil sade bana versin, ama her kim Onun gelişini severse, ona da verecek.

- doğruluk, doğru sayılmak, yani aklanmak bir mahkeme salonu çağrıştırıyor. Bir davada bulunuyoruz ve bize karşı ağır suçlamalar yapılıyor. O kadar ağır ki, sonsuz ölüm cezası bekliyor bize... kesin.

- ve ağzımızı açamıyoruz. Savcı ne söylerse hepsi doğru: gerçekten yaptık, ettik, söyledik, düşündük ...

- ve suçlama listesi çok uzun. Tarihte en uzun suçlama 1985 İtalya'da yapıldı Siçilya mafyasına karşı. Suçlama 8000 sayfalık idi. Evet, Rab de bize dava açarsa, bizim de suçlama listesi o kadar uzun.

- ama sonra bir mucize oluyor: hakim bizi suçlu buluyor, ama hemen sonra aşağı inip bizim ödememiz gereken cezayı o ödüyor... biz gene aklanıyoruz, serbest çıkıyoruz.

- Peki, ondan sonra nasıl yaşamamız lazım: serbest brakıldıktan sonra bir imanlının hali nedir? Pavlus üç hareket gösteriyor: dövüşmek - yarışmak - kollamak

a. "Dövüştüm"

- Pavlus ona 'iyi muharebe' diyor. İyidir çünkü sen başlatmadın o savaşı. O savaş tamamen defensiftir, senin işin Şeytanı yenmek değil, ama Efes 6:13 dediği gibi

Efes 6:13

Onun için, Allahın bütün silahlarını kaldırın. Öyle ki, kötü günde karşı koyabilesiniz, ve her şeyi yaptıktan sonra sağlam durasınız:

"karşı koymak" ve "sağlam durmak" bizden başka bir şey istenilmiyor

b. "Yarışı bitirdim"

- evet, hepimiz yarışıyoruz, ve tek önemli olan kardeşlerimizi yenmek, birinci olmak değil, sadece yarışı bitirmek.

Vaiz 7:8 

Bir olayın sonu başlangıcından iyidir. Sabırlı kişi de, kibirliden iyidir. 

Değil mi, çok defa bir olayı başlatıyoruz büyük hevesle, ama bir bakıyoruz 2 ay sonra hiç bir şey kalmadı. Kilisede bile: bazı programları, faaliyetleri büyük tantana ve Facebook, TikTok ilanlarıyla başlatıyoruz, ama birinci denemeden sonra vazgeçiyoruz.

Pavlus diyor "yarışı bitirdim".

Rom 15:19,23

Yeruşalim'den başlayarak ta İliriya sancağına kadar Mesihin 'iyi haber'ini bütün bütün yaydım... artık buralarda bana yer kalmadı

Mesihçilerde işlemek konusunda öyle bir kesin hedef, öyle bir inat gereklidir. Kendine bir kere bir hedef seçtin mi, o hedefe ulaşmadan vazgeçmek yok... 10 sene sürsün, 20 sene sürsün, 50 sene sürsün - sen yarışı bitir !

c. "imanı kolladım"

- buradaki iman sözü, 'içimizdeki iman gücü değil, ama imanın içeriğini, yani neye iman ettiğimizi kastediyor.

"doğru imandan, doğru öğretişten sapmadım" - bu kolay değildi

Pavlus haç inancını yaydı

Gal 6:14

Olamaz öyle şey! Ben sade Rabbimiz İsa Mesihin haçı ile övünecem; başka hiç bir şeyle övünmem. Onunla dünya benim için haça gerildi, ben de dünya için haça gerildim.

Gal 5:11

Kardeşler, eger ben hâlâ sünneti anlatırırsam, ne için daha çeki çekiyorum? Öyle olaydı, haç artık kişilere köstek olmayacaydı.

diriliş inancını yaydı -

1.Kor 15:32

Efes kasabasında yırtıcı hayvanlarla dövüştüm. Eger bunu sade insana göre yaptıysam, o vakıt bana ne fayda getirdi, açan ölüler dirilmiyor? Eger öyle olursa, o zaman "yiyelim, içelim. Nasıl olsa yarın ölecez."

İşte Doğruluk en başta bize verilen bir hediyedir, karşılıksız ve merhamete dayanan bir ruhsal sermaye, bir hazine. Senin vazşfen o hazineyi korumaktır - onu başarırsan, Rab sana en sonunda bir DOĞRULUK tacı verecek.

2. ÇÜRÜMEZ taç

1.Kor 9:24-27

Yoksa bilmez misiniz ki, bir yarışta hepsi koşuyorlar, ama sade bir kişi madalyayı kazanıyor? Demek, öyle koşun, madalyayı alasınız. 25 Ama kim spor yarışmalarına katılırsa, her şeyde kendini kontrol ediyor. Onlar çürüyen bir taç için yarışıyorlar, biz gene çürümeyen bir taç için yarışıyoruz. 26 Onun için, yolunu şaşırmış biri gibi koşmuyorum. Havaya yumruk atan biri gibi dövüşmüyorum. 27 Hayır, ben bedenime sert davranıyorum, onu kendime köle yapıyorum. Öyle ki, başkalarına haberi getirdikten sonra, ben kendim eksik bulunmayayım.

Gene spor dünyasında devam ediyoruz, gene yarış için mesele oluyor. Ama bu sefer fikir biraz farklı, şimdi mesele değil sadece yarışı bitirmek - burada Pavlus birinci olmak istiyor.

Ama gene yanlış anlamayalım: söz konusu olmuyor, sanki başka imanlılara karşı yarışıyoruz: kim daha uzun dua ediyor, kim daha fazla ayet biliyor, kim daha fazla kitap okudu, kimin sesi daha güzel ??? - Hayır, bu kesinlikle Rabbin düşüncesi değil.

Burada tek bir fikir var: başarılı bir koşucu olmak için ne yapman lazım: DİSİPLİN... mesele o.

Ve karşılık sonsuz bir taç: bu ayette dikkat ona çekiliyor. Sporcular da bir taç alıyor ve bu tacı almak için yarışıyorlar. Olimpik Oyunlarda o tacı almak bir sporcunun hayatında en yüksek noktası idi.

O taç defne yapraklarından yapılırdı. Biliyorsunuz, bugün biz o yaprakları ancak mutfakta aşçılık için kullanıyoruz. Ama defne adında bir çalı var, onun yaprakları hem çok kokulu, hem de yaz kış hep yeşil, sanki hiç ölmüyor.

Onunla ilgili Greklerin efsanesi, legendası da var: Greklerin Apolo tanrısı Defne adında bir dişi tanrıya aşk olmuş, illa ki onu karısı olarak alacak. Ama Defne yalnız ormanlarda kalmayı tercih ediyor, hiç evlenmemeye söz vermişti.

Apolo gene onun peşini brakmıyor. Defne ondan kaçmaya başlıyor ve günlerce koşuyor. En sonunda Defne artık yoruldu, babası Peneus'un evine varmıştı. O evin önünde bir ırmak akıyordu ve son gücü babasının adını çağırıyor: "Babam, senin sihirli gücün varsa, o ırmak beni kurtarsın. " Derken, suya ayak atınca birden bir ağaca dönüştü.

Apolo artık onu kaçırdı. Ama ağaç olarak bile onu seviyordu. Apolos'un sonsuz yaşamı verme gücü vardı ve o gücünü kullandı, Defne'nin yapraklarını sonsuzlaştırsın. Biz çelenk yapıp yapraklarını hep kafasında taşırdı. Ve yarışmalarda kazananları da aynı biçimde ödüllendirdi.

Demek o taç, o yapraklarla ölümsüzlük, sonsuz yaşamla ilgili bir bağlantı vardı. Bir sporcuya, bir generala öyle bir yaprak tacı verirken sanki dediler ki: "Belki senin bedenin mezarda çürüyecek. Ama yaptığın bu işin daha 100 yıl sonra konuşulacak. Ve o biçimde sonsuz yaşamı alacaksın."

İyi, ama gerçekte öyle mi? Biz bugün o defne yaprakları nerede kullanıyoruz: aşçılıkta. Ve belki uzun yıllar küf tutmayacaklar... ama zamanla bayatlanıp toz olurlar. Hiç bir madde sonsuzluğa dayanamıyor.

İ.Ö. 540 yılında Krotonlu Milo doğdu. Dünyanın en güçlü adamı ve güreşçisi idi: 6 kere arka arkaya Olimpiyatları kazandı (24 sene). Yeni doğmuş bir inek yavrusunu alıp her gün stadyonda taşıdı. Onu 4 yıl yapmış, yetişkin bir inek olana kadar. Bugün onun adını kim biliyor?

Mark Spitz (Amerkalı yüzücü): 1972 Münih olimpiyatlarında 7 tane altın madalya aldı, 7 tane dünya rekoru kırdı. Bugünkü gençler onun adını biliyorlar mı?

O zaman herkes dedi ki: "Mark spitz gibi büyük bir sporcu bir daha çıkmayacak"

Ama 2008 Beijing Olimpiyatlarında daha büyük birisi çıktı: Michael Phelps... 8 tane altın kazandı. Ve bütün hayat boyunca 23 tane altın kazandı.

Bu yeryüzünde çürümezlik yok. Sen hayatını ne için kullanıyorsun? Bir iki evlat mı okuttun, doktor, avukar mı oldular? Arka arkaya 10 tane araba mı aldın - onunla mı seni ansınlar? 2-3 tane ev yaptın - onlar mı senin hayatın?

Hayır, sadece Rabbin adında başkalarına yaptığın hizmetler kalıyor. O çürümezlik tacını kazanmaya uğrşalım !

3. SEVİNÇ tacı

Fil 4:1

İşte onun için, benim sevgili kardeşlerim, özlediğim kardeşlerim, benim sevincim ve başımın tacı, Rab'de sağlam durun, sevgililer.

1.Sel 2:19

Çünkü bizim umudumuz, bizim sevincimiz, övündüğümüz taç nedir? Siz değil misiniz? Evet, Rabbimiz İsa Mesihin gelişinde Onun önünde öyle olacanız.

İnsanlar çok farklı şeylerle seviniyorlar, ama insanca sevinçlerin arkasından hep bir mamurluk zamanı olacak. Doğum gününü kutlamışın... iyi ama sonra temizlik var. Pahalı bir mal aldın da seviniyorsun... iyi ama sonra ödemek var. Aşk olduğun kızla, erkekle mi evlendin... iyi ama sonra gündelik yaşam başlayacak.

Pavlus bize burada bambaşka bir sevinç için konuşuyor. Dikkali okursak bu sevinç kurtuluşla ilgili değildir. Sadece kurtulduğumuza sevinmiyoruz. Alacağımız sonsuz yaşamla da ilgili değildir. Ama imanlı kardeşlerimizle ilgilidir: onların var olmasına seviniyoruz.

Ve buradaki taç sözü daha fazla bir kutlama, bir düğündeki sevinci gösteriyor. Ama dikkat edelim: bu düğün ne zaman oluyor ? Mesihin gelişinde !!

Vahiy, Açıklama 19:6-9

6 Ve öyle bir ses işittim, sanki büyük bir kalabalığın sesi, ya da harıl harıl akan suların sesi, ya da kuvvetli gök gürüldemelerinin sesi. Dedi ki, "Haleluya! Her şeyi güden Rab Allahımız krallık sürüyor! 7 Sevinelim, coşalım, Ona şan getirelim.

Çünkü Kuzu'nun düğünü geldi artık, Onun gelini kendini hazırladı. 8 Ve ona verildi, temiz ve parlak ince keten rubaları giyisin." (Keten rubaları da kutsalların doğru işleridir.)

9 Ve bana dedi: "Yaz! Ne mutlu Kuzu'nun düğün sofrasına davetli olanlar!" Hem de bana dedi: "Bunlar Allahın hakikat sözleridir!"

İçimizde çok hızlı bir istek var: eğlence, kutlamak, özel olmak, kıskandırmak - o yüzden kutlamalara o kadar aşırı bağlıyız.

Ama burada bambaşka bir duygu var: sadece kuzu ile sevinmiyoruz... ama aynı zaman düğüne katılanlarla. Hayatın bütün tuzaklardan kaçmış, bütün denemelere krşı koymuş, bütün salıdırlara dayanmış kişiler, öldükten sonra sonsuzlukta Rabde kalacaklar... işte buna seviniyoruz.

Ve belki de sen o kişilere hizmet ettin. Belki çorbanın içinde senin de tuzun var.

4. YÜCELİK tacı

1.Petrus 5:1-4

Aranızdaki ihtiyarlara yalvarıyorum (çünkü ben de sizin gibi bir ihtiyarım, Mesihin çekilerine şahidim ve tezlerde çıkacak olan şanlılığı paylaşacam). 2 Yanınızda olan Allahın sürüsünü güdün. Güdücülük yapın, değil zorluktan imiş gibi, ama Allahın istediği gibi, hani gönül razılığıyla, değil kazanç için, ama merakla. 3 - değil size emanet edilen kişilere zorbacılık yapmakla, ama sürüye örnek olmakla. 4 Ve Başçoban ne zaman ortaya çıkacaksa, o zaman solmaz bir şanlılık tacı alacanız.

Bu dördüncü taç herkese değil, ama özellikle imanlıların arasında önderlik yapmış olan kişiler içindir. Ama onu yanlış anlamayalım: önderler, pastorlar, vaizler daha üstün bir kategoride değil. Petrus onu demek istemiyor. Tam tersi: "Siz ancak hizmetçilersiniz" demek istiyor.

Kilise önderleirn çoğu insanlardan saygı ve yücelik almak için uğraşıyorlar: özel giysiler, yada şik, pahalı takım elbiseleri, güçlü bir seslendirme sistemi ve ona uygun hareketler, her yerde "pastor" adını kullanmak, hatta bugünlerde 'peygamber' ve 'apostol' adları bile yayılıyor. Sosyal medyalarda durmadakk kendi resminizi, kliplerimizi yaymak, "Bakın, ne güzel konuşuyprum", "Bakın, ne güzel dua ediyorum", hatta "Bakın, ne güzel ayak yıkıyorum" ... bütün bunlar insanlardan yücelik almak çabaları

Yuh 5:44

Siz birbirinizden şanlılık kabul ediyorsunuz ve tek olan Allahtan gelen şanlılığı aramıyorsunuz. Madem öyle, siz nasıl iman edebilirsiniz?

Ve Petrus önderleri düşündürüyor: "Dur bakalım, acele etmeyin... siz çobansınız, OK... ama sizin başınızda bir BAŞçoban da var. Bir gün o geldi mi, sizden hesap soracak: sana 100 tane koyun emanet ettim, bana kaç tane çeviriyorsun şimdi?"

İşte, kimin yüzü o zaman gülecek? Kim temiz vicdanla hesap verebilecek?

1.Kor 3:12-14

12 Şimdi, bu temelin üzerinde kişi ev kaldırmaya kalkıyor: kimisi altın, gümüş ve kıymetli taşlarla, kimisi gene tahta, ot ve kamışla.

13 Herkesin işi belli olacak. O gün, o işi ilan edecek. Çünkü ateşle açığa çıkarılacak. Ve herkesin işi nasıl olduğunu, ateş onu ölçecek. 14 Eger kişinin kaldırdığı ev ayakta kalırsa, bir karşılık alacak.

5. YAŞAM tacı

Yakup 1:12

Ne mutlu denemeye dayanan adama. Çünkü tamam bulundu mu, yaşam tacını alacak. Rab o tacı kendisini seven kişilere söz verdi.

Açıklama 2:10

Tezlerde çekilerin olacak, ama sen onlardan hiç korkma. Bak, Şeytan sizden kimi kişileri tezlerde mapusa attıracak, öyle ki denenesiniz. Senin çekin on gün sürecek. Sen ölüm derecesine kadar sadikan ol. O zaman sana yaşam tacını verecem.

Nasıl bir buğday tohumu toprağa düşünce ölüyor ve ancak ondan sonra bol bol yaşam getirirse, İsa Mesihte de aynı sıra var: eskisi ölmeden yenisi yaşamaz.

Sonsuz yaşamı kazanmak için ölmeliyiz: kendi günahlı tabiatımız ölmeli, bencil arzularımız ölmeli ve insanca umutlarımız da ölmeli. Ancak dünyadaki güvencelerimiz tamamen yıkıldıktan sonra, ve Rab Mesih herşeyimiz kaldıktan sonra sonsuz yaşam için hazır olacaz.

Ve o yüzden dünya insanları bizi anlayamaz: nasıl bu kaos içinde sakin kalabilirsiniz? Çekilerden, ölümden korkmuyor musunuz?

Sonsuz yaşam bir tarafta hak etmediğimiz, Rabbin merhametten verdiği bir bahşiştir. Ama öbür taraftan herşeye dayandıktan sonra, sadık kaldıktan sonra alacağımız bir taç gibidir.

Bu iki hakikat yanyana duruyor, birbirlerini zıt değildir, birbirlerini tamamlıyor. Ancak uğraşıp herşeye dayandıktan sonra imanlı diyebilir "Herşey Rabbin merhamti idi".

Öte yandan kurtulduğumuz, yeniden doğduğumuz anda aldığımız sonsuz yaşam bir emanettir; onu kurumalıyız, savunmalıyız. Bu bizi uyutmasın, bizde tembellik duyguları yaratmasın. Hayır, daha fazla uğraşmak ve hizmet etmek için güç versin.

İşte, o zaman son günde sadece Yaşam tacını değil, ama doğruluk tacını, öürümezlik tacını, sevinç tecını ve yüzelik tacını da alacaz.