Bugün: 10. 09. 2025
Kutsal Kitap okuma planı: SABAH


2.Samuel 3:1-39

1 - Saul'un soyuyla Davut'un soyu arasındaki savaş uzun sürdü. Davut giderek güçlenirken, Saul'un soyu gitgide zayıf düşüyordu

2 - Davut'un Hevron'da doğan oğulları şunlardı: İlk oğlu Yizreelli Ahinoam'dan Amnon,

3 - ikincisi Karmelli Naval'ın dulu Avigayil'den Kilav, üçüncüsü Geşur Kralı Talmay'ın kızı Maaka'dan Avşalom,

4 - dördüncüsü Hagit'ten Adoniya, beşincisi Avital'ın oğlu Şefatya,

5 - altıncısı Davut'un eşi Egla'dan Yitream. Davut'un bu oğullarının hepsi Hevron'da doğdular.

6 - Saul'un soyuyla Davut'un soyu arasındaki savaş sürerken, Avner Saul'un soyu arasında güçleniyordu.

7 - Saul'un Aya kızı Rispa adında bir cariyesi vardı. Bir gün İş-Boşet, Avner'e, "Neden babamın cariyesiyle yattın?" diye sordu.

8 - İş-Boşet'in sorusuna çok öfkelenen Avner şu karşılığı verdi: "Ben Yahuda tarafına geçen bir köpek başı mıyım? Bugün bile baban Saul'un ailesine, kardeşlerine, dostlarına bağlıyım. Seni Davut'un eline teslim etmedim. Ama bugün bu kadın yüzünden beni suçluyorsun.

9 - RAB krallığı Saul'un soyundan alıp Dan'dan Beer-Şeva'ya kadar uzanan İsrail ve Yahuda'da Davut'un krallığını kuracağına ant içti

10 - Ben de bunu Davut için yapmazsam Tanrı bana aynısını, hatta daha kötüsünü yapsın."

11 - İş-Boşet Avner'den korktuğu için ona başka bir şey söyleyemedi.

12 - Avner kendi adına Davut'a ulaklar gönderip şöyle dedi: "Ülke kimin ülkesi? Benimle bir antlaşma yap; o zaman İsrail'in tümünün sana bağlanması için ben de senden yana olurum."

13 - Davut, "İyi" diye yanıtladı, "Seninle bir antlaşma yaparım. Yalnız senden şunu istiyorum: Beni görmeye geldiğinde Saul'un kızı Mikal'ı da getir. Yoksa beni görmeyeceksin."

14 - Öte yandan Davut Saul oğlu İş-Boşet'e de ulaklar aracılığıyla şu haberi gönderdi: "Yüz Filistli'nin sünnet derisi karşılığında nişanlandığım karım Mikal'ı bana ver."

15 - Bunun üzerine İş-Boşet, kadının kocası Layiş oğlu Paltiel'den alınıp getirilmesi için adamlar gönderdi.

16 - Kocası kadını ağlaya ağlaya Bahurim'e kadar izledi; sonra Avner ona, "Geri dön" deyince döndü

17 - Avner İsrail'in ileri gelenleriyle görüşüp onlara şöyle demişti: "Siz bir süredir Davut'un kralınız olmasını istiyorsunuz.

18 - Şimdi bunu gerçekleştirin! Çünkü RAB, Davut hakkında, 'Halkım İsrail'i kulum Davut aracılığıyla Filistliler'in ve bütün düşmanlarının elinden kurtaracağım' demişti."

19 - Avner Benyaminliler'le de görüştü, İsrail'in ve bütün Benyamin halkının uygun gördüğü her şeyi Davut'a bildirmek üzere Hevron'a gitti.

20 - Avner yirmi kişiyle birlikte Hevron'a, Davut'un yanına vardı. Davut Avner'le yanındakilere bir şölen verdi.

21 - Avner Davut'a, "Hemen gidip bütün İsrail halkını efendim ve kralımın yanına toplayayım" dedi, Öyle ki, seninle bir antlaşma yapsınlar. Sen de dilediğin her yeri yönetebilesin." Bunun üzerine Davut Avner'i yoluna gönderdi. O da esenlikle gitti.

22 - Tam o sırada Davut'un adamlarıyla Yoav, bir baskından dönmüş, yanlarında birçok yağmalanmış mal getirmişlerdi. Ama Avner Hevron'da Davut'un yanında değildi. Çünkü Davut onu göndermiş, o da esenlikle gitmişti.

23 - Yoav'la yanındaki bütün askerler Hevron'a vardığında, Ner oğlu Avner'in krala geldiğini, kralın onu gönderdiğini, onun da esenlikle gittiğini Yoav'a bildirdiler.

24 - Yoav krala gidip, "Ne yaptın?" dedi, "Baksana Avner ayağına kadar gelmiş! Neden onu salıverdin? Çoktan gitmiş!

25 - Ner oğlu Avner'i tanırsın; seni kandırmak, nereye gidip geldiğini, neler yaptığını öğrenmek için gelmiştir."

26 - Davut'un yanından çıkan Yoav, Avner'in arkasından ulaklar gönderdi. Ulaklar Avner'i Sira Sarnıcı'ndan geri getirdiler. Davut ise bundan habersizdi.

27 - Avner Hevron'a dönünce, Yoav onunla özel bir görüşme yapmak bahanesiyle, onu kent kapısına çekti. Kardeşi Asahel'in kanını döktüğü için, Avner'i orada karnından vurup öldürdü.

28 - Davut bu haberi işitince şöyle dedi: "RAB'bin önünde ben de, krallığım da Ner oğlu Avner'in kanından sonsuza dek suçsuzuz.

29 - Bu suçun sorumlusu Yoav'la babasının bütün soyu olsun. Yoav'ın soyundan irinli, cüzamlı, koltuk değneğine dayanan, kılıçla öldürülen, açlık çeken kişiler hiç eksik olmasın!"

30 - Böylece Yoav'la kardeşi Avişay, Givon'daki savaşta kardeşleri Asahel'i öldüren Avner'i öldürdüler

31 - Sonra Davut Yoav'la yanındakilere şu buyruğu verdi: "Giysilerinizi yırtıp çula sarının ve tabutun önünde Avner için yas tutun!" Kral Davut da tabutun ardısıra yürüdü.

32 - Avner'i Hevron'da gömdüler. Kral, Avner'in mezarı başında hıçkıra hıçkıra ağladı. Oradaki herkes de ağladı.

33 - Sonra kral, Avner için şu ağıtı yaktı: "Avner, bir budala gibi mi ölmeliydi?

34 - Ellerin bağlı değildi, ayaklarına zincir vurulmamıştı. Ama sen kötülerin önünde düşen biri gibi düştün!" Herkes Avner için yine ağladı.

35 - Halk Davut'un yanına varıp akşam olmadan bir şeyler yemesi için üstelediyse de, Davut ant içerek şöyle dedi: "Güneş batmadan ekmek ya da başka herhangi bir şey tatmayacağım. Yoksa Tanrı bana aynısını, hatta daha kötüsünü yapsın!"

36 - Herkes bunu benimsedi ve kralın yaptığı her şeyden hoşnut oldukları gibi, bundan da hoşnut oldular.

37 - Ner oğlu Avner'in öldürülmesinde kralın parmağı olmadığını o gün bütün İsrail halkı anladı.

38 - Kral adamlarına, "Bugün İsrail'de bir önderin, büyük bir adamın öldüğünü bilmiyor musunuz?" dedi,

39 - Meshedilmiş bir kral olduğum halde bugün güçsüzüm. Seruya'nın oğulları benden daha zorlu. RAB kötülük edene yaptığı kötülüğe göre karşılık versin!


1.Korintliler 14:1-40

1 - Sevginin peşinden koşun ve uğraşın, ruh vergileri alasınız. En çok gene, peygamberlik edesiniz.

2 - Çünkü kim bir dilde konuşursa, insanlara konuşmuyor, Allaha konuşuyor. Kimse onu anlamaz, Ruhta saklı şeyler konuşuyor.

3 - Ama kim peygamberlik ederse, insanlara konuşuyor: onları ilerletirsin, yüreklendirsin ve kuraj versin diye.

4 - Kim bir dilde konuşursa, kendi kendini ilerletiriyor; ama kim peygamberlik ederse, topluluğu ilerletiriyor.

5 - İstiyorum, hepiniz dilde konuşasınız; ama daha fazla istiyorum, peygamberlik edesiniz. Çünkü peygamberlik eden, bir dilde konuşandan daha büyüktür. Ama eger topluluğu ilerletirmek için o dili çevirirse, o başkadır.

6 - Şimdi de, kardeşler, diyelim, ben size gelip bir dilde konuşuyorum. Ama size aynı zamanda Allahtan gelen bir açıklamayla, bilgiyle, peygamberlikle, ya da öğretişle konuşmadım mı, size ne faydam olacak ki?

7 - Aynı öyle, kaval olsun gitara olsun,sız şeyler bile, ses çıkarıyorlar. Farklı sesler çıkarmadılar mı, nasıl belli olsun, kaval mı, gitara mı çalınıyor diye?

8 - Ve borazan belli olmayan bir ses çıkarırsa, kim kendini muharebe için hazırlayacak?

9 - Siz de öylece dilinizle anlaşılan sözler çıkarmadınız mı, söylenen laflar nasıl anlaşılsın ki? O vakıt havaya konuşmuş oluyorsunuz.

10 - Sahi, dünyada çok türlü diller var. Ama yok bir dil, anlamı olmasın.

11 - Onun için, eger sesin anlamını bilmesem, konuşan kişinin gözünde yabancı olurum. O da benim gözümde yabancı olur.

12 - İşte bunun gibi siz de, madem ruh vergileri almaya heveslisiniz: bakın, onları bola gani alasınız. Öyle ki, topluluk ilerletirilsin.

13 - Onun için, kim bir dilde konuşursa, dua etsin, ona o dili çevirmek de verilsin.

14 - Çünkü bir dilde dua ederken, benim ruhum dua eder, anlayışım gene ondan bereket almıyor.

15 - Öyleyse nasıl olacak? Hem ruhta dua edecem, hem zihnimde dua edecem. Hem ruhta ilahi söyleyecem, hem zihnimde ilahi söyleyecem.

16 - Öbür türlü, sen ruhta Allahı överken, sıradan olan kişilerin yerinde duran, senin şükür ettiğine nasıl 'Amin' diyecek, madem senin konuştuğunu anlamıyor?

17 - Sen güzel şükür ediyorsun, ama öbürünü imanda ilerletirmiyorsun.

18 - Allahıma çok şükür, hepinizden daha fazla dilde konuşuyorum.

19 - Ama toplantıda istiyorum, sade beş laf söyleyeyim zihnimle, öbürlerinı öğretireyim diye, ne kadar onbin laf söylemeyeyim dilde.

20 - Kardeşler, anlayışta artık kızanlar olmayın, ama kötülükte bebekler olun. Anlayışta büyük insanlar olun.

21 - Allah kanununda şöyle yazıyor: "Bu halka konuşacam yabancı dillerle ve başka dudaklarla. Ve beni gene de seslemeyecekler, Rab diyor."

22 - Demek, diller bir nişan içindir: değil imanlılara ama imansızlara. Peygamberlik gene değil imansızlara, ama imanlılara bir nişandır.

23 - Onun için, diyelim, bütün topluluk bir yerde toplandı ve hepsi dillerde konuşmaya başladı. O dakkada sıradan imanlılar ya da imansızlar içeri geliyor. "Siz deli oldunuz!" demeyecekler mi?

24 - Ama diyelim, hepsi peygamberlik ediyorlar ve o dakkada imansız biri ya da sıradan bir imanlı içeri geliyor. O zaman herkes onun günahlarını gösterecek ve onu suçlu çıkaracak.

25 - Öylelikle, o kişinin yüreğindeki saklı şeyler ortaya çıkacak, ve diz çöküp Allaha tapacak. Diyecek ki, "Allah sahiden de sizin aranızdadır."

26 - Öyleyse, kardeşler, nasıl olacak? Toplandığınız zaman herkesin bir ilahisi var, herkesin bir öğretişi var, herkesin gökten gelen bir açıklaması var, herkesin bir dili var, herkesin bir dil çevirmesi var. Güzel, ama herşey ilerletirmek için yapılsın.

27 - Dilde konuşan olursa, iki, en fazla üç kişi olsun. Bunu da arka arkaya yapsınlar. Hem de bir kişi onu çevirsin.

28 - Eger yoksa kim çevirsin, öbür kişi toplantıda sussun. Kendi kendine ve Allaha konuşsun.

29 - İki ya da üç peygamber konuşsun. Sesleyenler de konuşulan sözleri araştırıp karar versinler.

30 - Ama yakın oturan birisine bir açıklama sözü gelirse, birincisi sussun.

31 - Hepiniz tek tek, sırayla peygamberlik edebilirsiniz. Öyle ki, herkes öğrensin, herkes de yüreklendirilsin.

32 - Peygamberlerin ruhları peygamberleri sesliyorlar.

33 - Çünkü Allah karışıklık Allahı değildir, barış Allahıdır.

34 - Kutsalların bütün topluluklarında olduğu gibi, sizin kadınlarınız da toplantıda sussunlar. Onlara yok izin konuşsunlar. Allah kanununun dediği gibi boyun eğsinler.

35 - Ama birhangi şeyi öğrenmek isterlerse, evde kocalarına sorsunlar. Çünkü toplantıda konuşmak kadına yakışmaz.

36 - Yoksa Allahın haberi sizden mi çıktı? Ya da sade size mi erişti?

37 - Bir kişi kendini peygamber ya da 'ruhlanmış' sayarsa, anlasın ki, size yazdığım şeyler Rabbin buyruklarıdır.

38 - Kim bu şeyleri tanımazsa, Allah da onu tanımayacak.

39 - İşte böyle, kardeşler, uğraşın peygamberlik edesiniz. Dilde konuşmayı da yasak etmeyin.

40 - Ama her şey uygun biçimde ve tertiple yapılsın.